Aile Hukuku: Türk Hukuk Sisteminde Temel İlkeler ve Güncel Gelişmeler
Aile hukuku, toplumun en küçük birimi olan ailenin hukuki ilişkilerini düzenleyen, bireylerin hak ve yükümlülüklerini belirleyen önemli bir hukuk dalıdır. Türk hukuk sisteminde aile hukuku, Türk Medeni Kanunu (TMK) başta olmak üzere ilgili yönetmelikler ve uluslararası sözleşmelerle şekillenir. Bu makalede, Türkiye’deki aile hukukunun temel prensipleri, boşanma süreçleri, velayet, nafaka ve mal rejimleri gibi kritik konular, hukuki perspektifle ele alınacak; ayrıca son yıllardaki yargı içtihatları ve reformlar ışığında güncel analizler sunulacaktır.
1. Aile Hukukunun Temel Dayanakları ve TMK’nın Rolü
Türk aile hukuku, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile 2002 yılında köklü bir reforma uğramıştır. Bu reformla birlikte, aile içi eşitlik ve kadın-erkek haklarının denkliği ön plana çıkarılmıştır. Örneğin, evlilik birliğinin yönetimi (TMK m. 186) ve mal rejimleri (TMK m. 202) gibi konularda eşlerin ortak karar verme zorunluluğu getirilmiştir. Ayrıca, nişanlanma, evlenme ehliyeti, evliliğin geçersizliği ve boşanma gibi süreçlerde tarafların haklarını koruyan düzenlemeler yapılmıştır.
Bu bağlamda, evlenme yaşının 17’ye yükseltilmesi ve zorla evliliklerin cezai yaptırıma tabi tutulması, aile hukukunun toplumsal dinamiklere uyum sağladığının göstergesidir. Ancak uygulamada, özellikle kırsal bölgelerde, geleneksel yaklaşımlarla hukuk normları arasında çatışmalar yaşanabilmektedir.
2. Boşanma Hukuku ve Türkiye’deki Süreçler
Boşanma, aile hukukunun en hassas alanlarından biridir. TMK m. 166’ya göre boşanma nedenleri belirli (somut) sebepler (örn., zina, hayata kast, onur kırıcı davranış) ve evlilik birliğinin temelden sarsılması şeklinde ikiye ayrılır. Son yıllarda, çekişmesiz boşanma (anlaşmalı boşanma) oranlarının artması dikkat çekmektedir. Ancak taraflar anlaşamadığında, yargılama süreci uzayabilmekte ve çocukların menfaati ile nafaka davaları önem kazanmaktadır.
Özellikle İstanbul Sözleşmesi’nin 2021’deki tartışmalı çekilme süreci, boşanma davalarında kadınların korunmasına ilişkin endişeleri artırmıştır. Yargıtay’ın son kararlarında, ekonomik özgürlüğü olan kadınlara süresiz nafaka yerine iştirak nafakası verilmesi eğilimi öne çıkmaktadır.
3. Velayet ve Çocuk Hukuku: Çocuğun Üstün Yararı İlkesi
Velayet davalarında, TMK m. 336 uyarınca çocuğun üstün yararı esastır. Mahkemeler, çocuğun fiziksel ve duygusal gelişimini gözeterek, ebeveynlerin ekonomik durumunu, sosyal çevresini ve bakım kapasitesini değerlendirir. Son dönemde, ortak velayet uygulamalarına yönelik talepler artmış olsa da, Türk hukukunda bu sistem henüz tam olarak benimsenmemiştir.
Ayrıca, çocuk nafakası hesaplanırken, borçlu ebeveynin geliri ile çocuğun ihtiyaçları dikkate alınır. Yargıtay, asgari ücretin altında geliri olan ebeveynler için dahi çocuk nafakasının ödenmesi gerektiğini vurgulayan içtihatlar geliştirmiştir.
4. Mal Rejimleri ve Edinilmiş Mallara Katılma
Türk hukukunda, 2002 sonrası evlilikler için edinilmiş mallara katılma rejimi (TMK m. 202) yasal mal rejimidir. Boşanma durumunda, eşlerin evlilik süresince edindikleri mallar eşit olarak paylaşılır. Ancak kişisel mallar (miras, bağış) bu kapsam dışındadır. Uygulamada, özellikle taşınmazların kayıtları ve finansal belgelerin eksikliği nedeniyle anlaşmazlıklar yaşanabilmektedir.
5. Aile İçi Şiddet ve 6284 Sayılı Kanun
Aile hukukunun en kritik konularından biri de aile içi şiddettir. 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Hakkında Kanun, mağdurların korunması için önleyici tedbirler (örn., uzaklaştırma emri, geçici maddi yardım) öngörür. Ancak kanunun etkin uygulanması, kolluk kuvvetlerinin duyarlılığı ve yargıçların yaklaşımına bağlıdır.
Türk aile hukuku, dinamik bir yapıya sahip olup toplumsal değişimlere paralel olarak evrilmektedir. Özellikle kadın ve çocuk hakları konusunda atılan adımlar önemli olsa da, uygulamada karşılaşılan zorlukların aşılması için hukukçulara, sivil topluma ve devlete sorumluluk düşmektedir. Aile hukuku davalarında, tarafların hukuki süreçleri iyi anlaması ve profesyonel destek alması, hak kayıplarının önüne geçmek açısından elzemdir.
Bu makale, genel bilgilendirme amaçlı olup hukuki danışmanın yerine geçmez. Özel durumlarınız için bir aile avukatına başvurmanız önerilir.